09 Nisan 2007

rejim değişikliği

sözkonusu olan zayıflamak için yapılan "rejim" değil.. Mustafa Kemal Atatürk'ün kurduğu Laik, Demokratik Cumhuriyet rejimi...
Zülfü Livaneli'nin Kasım 2005'de yazdığı yazı:

2 yorum:

Jilfeym dedi ki...

son dönemde Atatürk'ün eleştirilmesi gerektiğine dair bir sürü yazı okudum. Yok efendim tabu olmamalıymış, konuşabilmek gerekirmiş...
katılıyorum, konuşulsun...
konuşulsun ki ne kadar büyük olduğu iyice anlaşılsın...
Atatürk'ün söyledikleri zamanın ötesindedir. O zaman için iyiydi ama şimdi çağın gerisinde kaldı demek için kuş beyinli olmak gerekiyor.elbette ki dönem ne gerektirdiyse o yapılmıştır ancak genelde prensipler aynıdır, duruma göre uyarlanabilirler..
bunu algılamak çok mu zor?
moda oldu şimdi Atatürk'ü sorgulayalım lafı..
sorgulayın kardeşim, azıcık beyniniz varsa, ne kadar büyük olduğunu görürsünüz..
yeni gençlik zaten iyice koparmış durumda bağlarını, rejimi aynen senin yazdığın gibi diyetten ibaret sanıyorlar...
para olsun, gezme olsun gerisi hikaye...
dar bakışlı, zavallı gençlik..
gençliğe güveniyorum falan demek de hikaye...bizim evde bir tane taze beyin var, 17 yaşında, bir bıraksak ipini, saniyesinde aptallaşıyor..
özenle işliyor babam kendisini, bakalım sonu ne olacak!
korkuyorum ya..

Oktay dedi ki...

Çok güzel özetlemişsin, özellikle şu anda tv'den duyduğu herşeyi gerçek sanan, kolay kandırılan gençlerimiz hakkında söylediklerinle..
Zamanında Atatürk'e yenilen ve çağdaş Türkiye'yi içine sindiremeyen ülke ve çevrelerin, ellerine fırsat geçince devrimlerinden intikam almaya çalışacakları ortada zaten.. Şeyh Sait gibi, Atatürk'ün devrimleri ile ülkeyi bölünmüş, ümmetçi, istedikleri gibi yönetecekleri bir ülke yapamayanların torunları, tohumları, müritleri, bugün Amerika'nın, İngiltere'nin, İran'ın palazlamaları ile 1980 darbesi ile tamamen koyuna dönüştürülmüş milleti de uyutarak, planlarını devreye sokuyorlar.. Tam Amerika'nın istediği gibi, Suudi Arabistan gibi, dini kurallar ile sarmalanmış, uzaktan kolay idare edilebilir, kukla bir ülke olma yoluna girdik..
Bu yoldan çıkmak ancak üzerine ölü toprağı serilmiş, Türk insanının silkelenmesiyle mümkün.. Cumhurbaşkanlığı seçimi, onun ardından gelecek genel seçim bu ülkenin kaderini bir daha geri dönülmez şekilde değiştirebilir.. Tünelin ucunda bir daha asla ışık görünmeyebilir..
Çok karamsar oldu yazdıklarım ama, gerçekler gün gibi ortada.. Alıştıra, alıştıra geliyorlar... medya patronlarını ürkütmeden, Amerika'nın tasmasını boyunlarında zevkle taşıyarak, milleti bir güzel uyutarak, sülalelerinin ceplerini doldurarak geliyorlar..
Tam Bağımsız Türkiye'den, 85 yılda tam sömürge, bölünmüş Türkiye'ye doğru... hayrılı olsun..