Geçtiğimiz hafta sonu (23-24 Mart 2007), ADT Bursa Açık Dart Turnuvası için Bursa'daydım.. Çook uzun zaman önce gitmiştim Bursa'ya daha önce, bu gidişimde çok fazla gezme şansı bulamasam da, gezidğim gördüğüm kadarıyla çok sevdim Bursa'yı.. Biraz plansız yapılaşma ve yetersiz yollar sebebiyle kent merkezinde trafik sorunu var görünüyor ama onun dışında hem tarihi dokusu ile hem de doğal güzellikleri ile güzel şehir Bursa.. Bi ara sadece gezmek için de gideceğim..
Genelde yediğin içtiğin senin olsun denir ama, Bursa'da bolca iskender yedik, bira içtik.. Sanırım Bursa'nın yıllık alkol tüketimine bu turnuva için gelenler, hatırı sayılır bir artış sağlamıştır.. bkz.: mizansen haber
Eğlenceli ama bir o kadar da yorucu bir hafta sonu oldu.. Ankara'dan 2 otobüsle yapılan yolculuk, eğlenceliydi.. Bol alkollü ve bolca ihtiyaç molalıydı.. Dönüş yolculuğu geç başlaması ve geç bitmesi sebebiyle fazladan yorgunluğa sebep oldu...
Turnuva organizasyonu genel olarak iyiydi, tek sorun turnuvanın yapıldığı salonun küçük, basık ve yetersiz havalandırmaya sahip olmasıydı..
Turnuvaya herhangi iddia ve beklentiyle katılmadım, nitekim gruptan çıkıp, 2 tur oynadıktan sonra elendim.. O açıdan pek bir kazanç/kayıp yaşamadım..
Netice itibarı ile, güzel şehir Bursa..
28 Mart 2007
19 Mart 2007
Çanakkale geçilmez!
spor
Hayatınızda spora kalıcı yer açın.. pişman olmayacaksınız..
İşlerin yoğunluğu, yorgunluklar, hesapta olmayan son dakika işleri vb.. şeyler yüzünden bir türlü düzene oturtamadığım spor faaliyetlerime sonunda şöyle bir düzen getirdim:
Artık sabahları yapıyorum sporu, 1,5 saat erken başlıyorum güne, 8:30 da sporu bitirmiş, duşumu almış, traşımı olmuş olarak ve zinde bir şekilde devam ediyorum güne..
Az da olsa, yetersiz de olsa, sporu mutlaka sokun hayatınıza, tavsiye..
İşlerin yoğunluğu, yorgunluklar, hesapta olmayan son dakika işleri vb.. şeyler yüzünden bir türlü düzene oturtamadığım spor faaliyetlerime sonunda şöyle bir düzen getirdim:
Artık sabahları yapıyorum sporu, 1,5 saat erken başlıyorum güne, 8:30 da sporu bitirmiş, duşumu almış, traşımı olmuş olarak ve zinde bir şekilde devam ediyorum güne..
Az da olsa, yetersiz de olsa, sporu mutlaka sokun hayatınıza, tavsiye..
07 Mart 2007
Mustafa Kamil Zorti (yeniden) İşbaşında..
Mustafa Kamil Zorti'yi bilenler/hatırlayanlar vardır belki.. Eski bir Limon dergisi tiplemesidir... Bu tiplemenin bir de esin kaynağı vardır tabii.. Pazar günkü gazeteyi okurken, Sayın Özdemir İnce'nin köşe yazısına takıldı gözüm. Okudum, benimsedim.. Bana Mustafa Kamil Zorti tiplemesini hatırlattı birden.. Buradan da yorumsuz olarak aktarmak istedim.. Yazının orjinali için alt kısımdaki kaynak bağlantısına bakabilirsiniz...
Kaynak:
http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/haber.aspx?id=6056750&yazarid=72
(Özdemir İnce'nin 4 Mart 2007 tarihli Hürriyet gazetesindeki köşe yazısından alıntıdır)
Kenan Evren'in zırvaları
BİRKAÇ zırva üzerine yazmak zorunda olduğum için AKP'nin hal ve gidişi hakkındaki dizi yazılarıma bir süre ara vereceğim.
Türkiye ne yazık ki "okumadan alim ve yazmadan kátip"lerin ülkesi. Kenan Evren'in "8 eyalet" zırvasıyla ilgili doyurucu bir eleştiri yayınlanmış, söylenmiş olsaydı bu yazıyı yazmak zorunda kalmazdım.
OKUMADAN ALİM
12 Eylül marifeti dolayısıyla yargılanıp hacir altına alınması gereken bu eski general, yaptıkları yetmezmiş gibi utanmadan bize akıl veriyor. Bunlardan biri Türkiye'nin 8 eyalete bölünmesi zırvası. Zırva, çünkü toprak bütünlüğünü ve ulusal birliğini sağlamış hiçbir ülke, kendi iradesiyle eyaletlere bölünmez. Bölünmesi için Sykes-Picot (Mayıs 1916) Anlaşması, 1919 Paris Konferansı Sevres Anlaşması gibi kendi gıyabında anlaşmalarla dinamitlenmesi gerekir.
Okumadan alimlerin yazmadan önce şu iki kitabı okumalarını öneririm:
1. Oktay Uygun, Federal Devlet, İtalik Yayınları, 2002.
2. Margaret Macmillan, Paris 1919, Çev: Belkıs Dişbudak, ODTÜ Yayıncılık, 2001.
SORMUŞ, SÖYLEMİŞLER
Kenan Evren, eyalet sistemi düşüncesinin kendisine gaipten nasıl indiğini anlatıyor:
"Cumhurbaşkanı iken Bavyera'yı ziyarete gitmiştim. Baktım üç bayrak çekmişler. Biri Türk, öteki Alman bayrağıydı. Bu üçüncüsü ne bayrağı diye sordum. 'Burası Bavyera Eyaleti, onun bayrağı' dediler. Birçok ülkede bu var. Amerika da böyle yönetiliyor. Pakistan da. Yönetim zorlaşınca ülkeler eyaletlere bölünüyor." (Hürriyet, 01.03.07)
Federal sistemle ilgili olarak kaç kez yazdım, vallahi unuttum. Ama bu yazıların bir bölümü Remzi Kitabevi tarafından yayınlanan son kitabım "Fesatlar Sarmalında Türkiye"nin 158-171 sayfaları arasında yer alıyor. Okuyabilirsiniz.
DÜKLÜK BAYRAĞI
Siz okuyuncaya kadar şu federatif devlet ve eyalet işini kısaca özetleyeyim:
1. Yeryüzünde hiçbir devlet kendi isteğiyle paftalara ayrılmaz, ayrılmamıştır.
2. Devletlerin amacı, ayrı paftaları birleştirmektir. (Örnek: İspanya, Almanya ve İtalya birlikleri, eyaletlerin birleşerek ABD'yi kurması.)
Nitekim, bir 1176 tarihli Orta Çağ Avrupa haritasına bakarsanız, Kutsal Roma-Germen İmparatorluğu sınırları içinde bir Bavyera Düklüğü görürsünüz. Çevresinde de bir yığın krallık, düklük ve kontluk vardır. Kenan Evren'in gördüğü bayrak da büyük bir olasılıkla Bavyera Düklüğü'nün bayrağıdır olmalı. Otuz Yıl Savaşları'ndan sonra yapılan Vestfalya Antlaşması'na (1648) göre de bir Bavyera vardır. Alman Konfederasyonu (1815-1866) 38 devletçikten oluşuyordu. Alman Birliği 1871'de Bismarck tarafından kuruldu. 1945'te kurulan Federal Almanya'nın 1176 Almanyasından farkı yoktur.
Kıssadan Hisse: Osmanlı, beylikleri yenerek Anadolu birliğini 14 yüzyılda kurdu. ABD bir bütünü baklava gibi bölmemiş, tersine parçalardan bir bütün oluşturmuştur. Kenan Evren'in önerdiği gibi Türkiye 8 eyalete ayrılırsa Diyarbakır eyaletinin bayrağı PKK bayrağı olur.
Kaynak:
http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/haber.aspx?id=6056750&yazarid=72
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)